
Cizre duyarsızlığı Efrin saldırılarının önünü açtı
Türkiye’nin ÖSO’yla birlikte Efrin’e girişine karşı BM’nin sorumluluğu gereği harekete geçmesi talebiyle açlık grevine başlayan aralarında milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu grup Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Efrin’e vali atayacağız” sözlerine tepki gösterdi. Birleşmiş Milletler’in (BM) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin farklı cihatçı gruplarla beraber Efrin’e girişi ve ardından yaşanan ‘insani dram’ ile ilgili harekete geçmesi talebiyle, aralarında milletvekili, belediye başkanları, gazeteci, sporcu ve siyasetçilerin olduğu grubun BM Cenevre binası önünde başlattıkları süresiz açlık grevi beşinci gününde. Eylemciler, BM binası önünde yer alan ve Türkçesi ‘Halklar Meydanı’ olan Place de Nations’da, ironik bir biçimde savaş karşıtlığını temsil eden ağzı düğümlenmiş topun önünde Türkiye’nin Efrin’in kent merkezine girişini ve kantonunun diğer bölgelerine yönelik top ve tank atışlarını protesto ediyor. İnsan Hakları Konseyi’nin 37. İnsan Hakları oturumları nedeniyle şu günlerde dünyanın değişik ülkelerinden halkların protestosuna ev sahipliği yapan Halklar Meydanı’nın BM ana kapısına bakan yüzünde grevciler üzerinde taleplerinin yazılı olduğu dev bir pankart asılı. Grevdeki gruba destek için alana gelen vatandaşlar zaman zaman Efrin üzerine ağıtlar yakarken, bazen da marşlar eşliğinde halaylar çekiliyor. İnsan Hakları oturumları nedeniyle büyük bir yoğunluğun olduğu meydandan geçen insanlar meraklı gözlerle eylemcileri izliyor, bazen de amacını öğrenmek için gelip eylemcilerle konuşuyorlar. Kendilerine mikrofon uzattığımızda konuşmak istemeseler de ‘Kürtlerin yanındayız. Mücadelelerini sonuna kadar destekliyoruz’ diyerek ayrılıyorlar.
‘CİZRE SESSİZLİĞİ EFRİN SALDIRILARININ ÖNÜNÜ AÇTI’
“Biz dünyanın kolektif iradesi olan BM’nin önünü özellikle seçtik” diyen Cizre’deki askeri operasyonlar esnasında 79 gün boyunca orada bulunan HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, “BM, dünyada tekrar acılar yaşanmasın, insanlar yerinden yurdundan sürülmesin. Hitler ve Mussolini gibi çığırından çıkmışlar dünyayı insanlar için mezarlık haline getirmesin diye kurulmuş bir kurum. Ama Efrin’de görüyoruz, bu kuruluş felsefesine aykırı bir tutum içinde. Şu anda arkamda ağzı bağlanmış bir top var. Savaş karşıtlığını temsil ediyor. Ama bu top Kürtlerin yaşadığı coğrafyada ve Ortadoğu’da can almaya devam ediyor” şeklinde konuştu. Efrin’in Suriye’deki 7 yıllık iç savaş boyunca en güvenli yer olduğunu hatırlatan Sarıyıldız, bugün Suriye’nin farklı yerlerinden güvenli diye buraya gelip yeni bir yaşam inşa eden halklara yönelik insanlık suçunun işlendiğini söyledi. Cizre’de de insanların diri diri yakıldığını, evlerin insanların üzerine yıkıldığını belirten Sarıyıldız, BM ve dünya kamuoyunun o zamanki duyarsızlığının bugün Efrin’e yönelik ‘saldırıların’ önünü açtığını söyledi. “BM o zaman sessiz kalmıştı, ama daha sonra 2016 yılında bir açıklama yaparak yaşananları‘Kıyamet tablosu’ olarak nitelendirmişti. Evet bir kıyamet yaşandı ve bunun uluslar arası hukuktaki ifadesi de ‘savaş suçu’ ve ‘insanlığa karşı suçtur’ diyen Sarıyıldız, BM’nin farklı kaygılarla bunu doğrudan telaffuz etmeyerek aslında sorumluluktan kaçtığını belirtti. BM’nin ve üye devletlerinin sorumluluklarını kendilerine hatırlatmak için burada olduklarını söyleyen Sarıyıldız, eğer bu kez de Türkiye’ye karşı ciddi bir yaptırıma gidilmezse Türkiye’nin insanlığa karşı suç kapsamında giren aynı yöntemlerle kendince sonuç almaya devam etmeye çalışacağını ifade etti.Uzun yıllar Türkiye’de gazetecilik yapmış ve SDP Genel Başkanlığı’nın ardından son olarak HDP Eş Genel Başkan yardımcılığı da yapan Filiz Koçali ise heyecanlı ve coşkulu bir biçimde Diyarbakır Newroz’una kitlesel katılıma dikkat çekerek “Bu aslında Efrin’e yönelik işgal ve saldırılara, Türkiye’deki saldırılara en büyük bir cevap. Demek ki yaptığın, yapmak istediğin tutmamış” şeklinde konuştu.
‘ÖNEMLİ OLAN BİRLİKTE YAŞAMA İRADESİNİ YARATMAK’
Efrin’de Kürtlerin diğer halklarla beraber yedi yıldır çok demokratik ve özgür bir sistem yarattığını Türkiye’nin operasyonlarının da aslında buradaki ‘birlikte yaşama iradesine karşı’ olduğunu kaydeden Koçali, “Türkiye bir sömürgeci güç olarak sömürge valileri atayacağını söylüyor. Bunu Türkiye’de de yaptı. Halkın iradesi ile seçilmiş belediyelere kayyum atamak da aynı zihniyettir. Sömürge valileri atadı buralara da. Yüzyıllık bir hesaplaşma içine girmiş ve yüzyılı kalıcı hale getirmeye çalışıyor. Kürtler 4 parçada ezilmeye devam etsinler istiyor” dedi. Şuana kadar BM yetkilileri ve devlet temsilcileri ile görüştüklerini söyleyen Koçali, görüştükleri kişilerin de Türkiye’nin mevcut siyasetinden rahatsız olduklarını ve ileride Türkiye’nin yargılanmasını sağlayacak ciddi bilgi ve belgelere sahip olduklarını belirtiklerini söylüyor. Koçali, “Peki neden şimdi harekete geçmiyorlar” sorusuna “Devlet devleti ısırmaz” şeklinde yanıtladı. Koçali, “Devletler çıkarları doğrultusunda hareket eder. Bugün Kürtlerle ilişkilerinde de bu böyledir. Ama Kürtler bu ilişiklerin stratejik ilişkiler olmadığının farkında ve kendi öz güçlerini esas alıyorlar. Ama Türkiye bunun farkında mı bilmiyorum. Belki bugün Rusya veya diğer devletlerle bazı çıkarları örtüşebiliyor ama yarın bu böyle devam etmeyecektir” dedi. Kürtlerin Kuzey Suriye’de savaşmaktan çok daha zor bir şey başardıklarını ifade eden Koçali, “Savaşmak kolay ama insanların birbirini boğazladığı bu 7 yıllık süreçte bütün halklarla beraber ilmik ilmik bir sistem yaratmak kolay değil. Ama Kürtler bunu başardı. Toprak değil önemli olan. Bugün gider yarın yine alırsın o toprağı. Ama önemli olan birlikte yaşama iradesini yaratmak ve Kürtler Dera Zor’dan Rakka’ya kadar uzanan coğrafyada bunu başardı” şeklinde konuştu. BM’nin önemli bir kurum olduğunu ama sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini ifade eden, Kızılhaç ve diğer BM kurumlarının derhal bölgeye gözlemci göndermesi ve mağdur durumdakilere yardımları ulaştırması gerektiğini söyledi.
‘SUR İLE EFRİN’İ BİRBİRİNDEN AYRI ELE ALAMAYIZ’
Görevden alınan Sur Belediye Başkanı Fatma Şık da açlık grevine katılanlardan. “Sur ile Efrin’i birbirinden ayrı ele alamayız” diyen Şık için başlattıkları grev Avrupa ülkeleri ve BM’nin sorumluluklarını hatırlatmak için önemli bir eylem. “Son dönemlerde yaptıkları açıklamalar ve raporları noktasında samimi olduklarını göstermek için Efrin bir sınav” diyen Şık, söz konusu kurumların daha önce bu sınavdan kaldıklarını söyledi. Sur’da yürütülen operasyonlar esnasında da bütün bu kurumların harekete geçmesi için bas bas bağırdıklarını söyleyen Şık, “Orada insanlar katledilip şehirler yıkıldığında sessiz kaldılar. O zamanda yaşananları aktardık. Şimdi de anlatıyoruz. Arşivleyip gününü beklememizi istiyorlar. Ama biz beklemek yerine burada İkiyüzlülüklerini onların yüzüne haykırıyoruz. Ya biz fonksiyonumuzu, kurumsal anlamımızı yitirdik desinler ya da kalkıp biz insanlığa karşı suçlara müdahale etme yetkisine sahibiz demesinler” dedi. Avrupa ülkelerinden açıklama değil pratik adım beklediklerini belirten Şık, “İnsan hakları konusunda sürekli eleştiriyorsunuz. Madem öyle insan hakları karinesi bu kadar kötü bir devlete neden silah satıyorsun. Söylediklerinizin altını doldurun” diye tepkisini dile getirdi.
MA / Rüştü Demirkaya
23 mart 2018